10 Eylül Dünya İntiharı Önleme Günü
26 Eylül 2024

intiharı ö.
intiharı ö.2
intiharı ö.3


İntihar, bir kişinin kendi hayatına son verme eylemidir. Bu, kişinin kendisine zarar vererek ölümüne yol açması anlamına gelir. İntihar, çeşitli risk faktörleriyle bağlantılı olabilir: ruhsal hastalıklar, madde bağımlılığı, sosyal izolasyon ve ciddi travmalar. İntihar düşünceleri olan kişilere destek sağlamak ve profesyonel yardım almalarını teşvik etmek çok önemlidir. 

Dünya Sağlık Örgütüne göre; 2015 yılında dünya genelinde 800.000 kişi intihar nedeniyle hayatını kaybetmiştir. 2030 yılında bu sayının bir milyonu aşması beklenmektedir. Türkiye İstatistik Kurumunun verilerine göre; 2015 yılında Türkiye’de 3000’den fazla kişi intihar etmiştir ve intihar girişimlerinin bu sayının yaklaşık 20 katı olduğu tahmin edilmektedir. Bu veriler, intiharın ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu göstermektedir. Bundan dolayı; Dünya Sağlık Örgütü, her ülkenin ulusal intihar önleme programlarına sahip olmasının önemini vurgulamaktadır. İntiharları önlemek için, intiharın psikolojik ve sosyal boyutlarını ele alan kapsamlı projelere ihtiyaç vardır.

İntihar vakalarının yaklaşık %90’ında bir ruhsal hastalık bulunmaktadır. Bu nedenle, ruhsal hastalıkların erken teşhisi ve intihar riski taşıyan bireylerin uygun şekilde tedavi edilmesi büyük önem taşımaktadır; ancak intiharla ilgili damgalanma, intiharların gizlenmesi ve risk altındaki bireylerin uygun ruh sağlığı hizmetlerine erişimini engellemektedir. Toplumun psikiyatrik hastalıklar ve intihar teşebbüsleri hakkında doğru bilgilendirilmesi, bu durumu değiştirebilir.

Medya da intihar önleme projelerinde önemli bir rol oynamaktadır. İntihar haberlerinin medyada ayrıntılı ve dramatize edilerek sunulması, intihar riski taşıyan bireyleri olumsuz etkilemektedir. Bu nedenle, medyada intihar haberleri mümkün olduğunca yer almamalı; haber yapılacaksa, Basın Kanunu’nun 20. maddesine uygun olarak, özendirme etkisi yaratmayacak şekilde ve en sade haliyle yapılmalı; intihar düşünceleri olan kişilerin uygun sağlık hizmetlerine yönlendirilmesi hedeflenmelidir.

İntihar, önlenebilir bir davranıştır. Toplumda insanların intihara eğilimlerini artıran faktörlerin belirlenip ortadan kaldırılması, “birincil önleme” olarak adlandırılır. Tıpta olduğu gibi, birincil önleme toplum düzeyinde de uygulanmaktadır ve hastalık ya da belirtilerin ortaya çıkmasını engellemek en etkili yaklaşımdır. İntiharın birincil düzeyde önlenmesindeki esas amaç, halktaki intihar eğilimini azaltmaktır. Bu durum, çevresel risk faktörlerinin azaltılması ve kişisel kaynakların artırılması ile mümkündür.

İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’nde belirtilen temel haklar, intihar davranışını önlemede önemli bir rol oynar. Bu haklar arasında yaşam ve özgürlük, sağlık, eğitim, yiyecek, barınma ve toplumsal hizmetlere erişim, yasanın koruyuculuğundan eşit yararlanma, barışçıl amaçlarla toplanma ve dernek kurma, evlenme, mal ve mülk edinme, çalışma ve iş seçme özgürlüğü, din, vicdan, düşünce ve ifade özgürlüğü yer alır. Bu temel ilkelere uyulması, intihar davranışını önleyebilir.

İntihar davranışlarını önlemek için, psikiyatrik bozuklukların erken teşhisi ve tedavisi, kriz müdahalesi ve psikososyal destek sağlanması çok önemlidir. İntihar düşüncelerini tespit etmenin en iyi yolu, bu konuda doğrudan soru sormaktır. İntihar hakkında konuşmak, yaygın inanışın aksine, bu düşünceleri teşvik etmez. Koşulsuz kabul, ciddiyet, etkin dinleme, empati, özen, ilgi, samimiyet ve şefkatle yapılan konuşmalar, kişilerin iyileşmesine yardımcı olabilir.

İntiharı önlemek; aile, arkadaşlar, iş arkadaşları, topluluk üyeleri, eğitimciler, dini liderler, sağlık uzmanları, siyasi yetkililer ve hükümetlerin ortak çabasını gerektirir. Bu durum; birey, sistem ve topluluk düzeyinde çalışmayı içeren bütünleştirici stratejilerle mümkündür. Toplumun üyeleri olarak, disiplinli bir yaklaşım benimseyip koordineli bir şekilde işbirliği yaparak, intihar davranışını önleme hedefine ulaşabiliriz.